Ayağına Bağlı Kocaman Bir Taş
Bir danışanımın son zamanlardaki sıkıntılı durumunu düşündüğümde, zihnim “Ayağında kocaman bir taş ile zıplayamazsın, zıplasan da dipten yukarı çıkamazsın,” diye söyleniyor.
Sözünü ettiğim danışanım uzun zamandır emek verdiği ortaklığını bitirip, tek başına yeni bir işe girişmek istiyor. Ayrılma için tüm ortamı hazırlamasına rağmen bir türlü ortağına bu kararını açıklayamıyor. Kime acıdığını da bilmiyor: Kendine mi, ona mı; yoksa hem kendine hem de ona mı? Ancak kesin olan bir şey var, süregelen bir ilişkiyi bitirmek çok zor.
Özellikle, şimdi olmasa da geçmişte inanarak başladığımız, severek devam ettirdiğimiz, sürdürürken emek ve sözler verdiğimiz bir ilişkiyi bitirmek çok zor. Bu ilişki ister bir sevgili, ister bir evlilik, isterse bir ortaklık ile ilgili olsun, çoğu zaman onu bitirmemek adına çeşitli bahanelere sığınıp, soruna o ilişki içinde çözüm bulmaya çalışırız.
Halbuki çoktan bitmiştir her şey. Elden gelen yapılmıştır, denenmiştir, olmuyordur. O ayağımıza bağlı kocaman taşla zıplamaya çalıştıkça, gittikçe daha da dibe gideriz. Salıversek onu bitecek halbuki her şey. Onu da kendimizi de özgürleştireceğiz; onun da kendimizin de nefes almasını sağlayacağız.
Görünüşte bizim için iyi olmuş olsa bile, ayrılmanın karşı tarafa çok zor geleceğini düşünürüz. Halbuki karşı taraf için katlanıldığını bilmek, ayrılmaktan bin kat daha kötüdür. Çoğu zaman karşımızdaki kişi çekip gitme kararını veremeyebilir. Ancak cesur olmak bizim işimizdir, bu sorumluluğu ona bırakamayız
Elinizden gelen her şeyi yaptığınızı düşünüyorsanız, bir kez olsun, ona ve kendinize “gerçekten” değer verdiğinizi gösterin: Kendinize onu bıraktırın. Çünkü bırakmak özgürleşmektir.
Kendinize dürüst olma ve biraz da cesur olma vakti geldi ise, “Ölmeden önce keşfetmemiz gereken 5 sır” kitabını okumanızı öneririm (Dr. John İzzo, Pegasus yayınları)
Emine Kuruoğlu©2015